Kocaeli, Sakarya ve Aksaray’da, otomotiv sektöründe kataforez kaplama ve boya alanında faaliyet gösteren fabrikaları bulunan Şeref Karakaya, yurt içinden ve dışından topladığı antika niteliğindeki eşyaları sergilemek için Gebze’deki fabrikasının ofisini “mini bir müzeye” çevirdi.





Karakaya, anne ve babasının köyde kullandığı ürünleri de özel bir bölümde sakladığını anlattı.

Kendisini ziyarete gelenlerin, koleksiyonunun bulunduğu alanı ilk olarak görmediğini dile getiren Karakaya, “Çay, kahve içtikten sonra plaketlere bakıyorlar. Eski bazı ürünleri görünce onları alıp buraya getiriyorum. Herkes hayran kalıyor. ‘Burada bu mu var?’ diyorlar. Evet, burada müze var. Burası kendi çabamla yapmış olduğum bir müze, hoşuma gidiyor. Günde en az 5-10 kez geziyorum. Köyümde çocukluğumu yaşayamadım. 13 yaşında İstanbul’a geldim. Burada çocukluk özlemimi de gideriyorum. Sık sık köye gidiyorum. Köylerde gördüğüm ürünü mutlaka alırım çünkü onlar benim için çok değerli ve burada onları sergilemek istiyorum” diye konuştu.

Karakaya, koleksiyondaki eşyaların sayısını bilmediğini ancak çok eser bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“3 bin yıllık ahtapot fosili bana hediye geldi. Bu fosilden 2 tane var. Ölçümünü yaptırdım, 3 bin yıllık olduğu belirlendi. Onu gözüm gibi koruyorum. Benden başkasına el değdirmiyorum. Zeki Müren’in ilk mikrofonu var. Tüfek koleksiyonum var. Bunlar 100 ila 120 senelik, hepsi doldurma tüfek. Her yerde bulunmayan süngüler var. Bir savaşta kullanılan, tam adını bilemiyorum ama ‘çakıldak’ diyoruz. Hikayesi de bir savaşta komutan askere ‘Mermi bitti, ses çıkaran bir alet yapan var mı?’ diye soruyor. Bizim Eflanili ‘Ben yaparım.’ diyor ve bu ahşap aleti yapıyor. Aleti çalıştırıyorlar. Cephedeki düşman askerleri ‘Türkler otomatik silah yaptı.’ diyerek kaçıyor ve o cephede zafer kazanılıyor.”


